WILDARIUM'a HOŞ GELDİNİZ!

Türkiye'nin ilk ve tek en kapsamlı egzotik canlı ve botanik alan tasarım mimarı olan wildarium'a hoş geldiniz. Tüm özelliklerine erişmek için şimdi kaydolun. Kayıt olduktan sonra giriş yaptığınızda, kendi içeriğinizi göndererek veya mevcut içeriklere cevap göndererek bu platforma katkıda buluna bileceksin. Profilini özelleştirebilir, ödül puanlarınızı içerik yazarak toplayabilirsiniz, diğer üyelerle kendi özel gelen kutunuz üzerinden iletişim kurabilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz! Bu mesaj, oturum açtıktan sonra kaldırılacaktır.

Beğenilenler


Popular Content

Showing most liked content on 09-06-2017 tüm alanlarda

  1. Bromeliaceae familyası Türkçeleştirdiğimizde Ananasgiller olarak karşımıza çıkıyorlar… Marketlerde satılan ananasların yaprak kısımlarına dikkat ederseniz aynı bromeiladlar gibidir. Hatta bunları alıp yapraklarını kesip köklendirebilirsiniz. Bedavadan bir bromeliadınız olur. Aslen Güney Amerika ve Tropiklerde yayılmış bir çok türü vardır. Paludaryumların en gösterişli bitkileri diyebiliriz. Yüksek nem isteği, dayanıklı uzun ömürlü yaprakları, renk ve çiçekleriyle paludaryumların yıldızlarıdırlar. Özellikle dart frog kurbağa yetiştirenler bu bitkinin ortasındaki su birikintisinde üremesi sebebiyle çok rağbet etmekteler. İki ana grubu var diyebiliriz Birincisi TERRESTRIAL yaşamak için toprağa ihtiyaç duyan türleri, aşağıda listelediklerim ve bunlara benzer türleri ülkemizde sıklıkla bulunabilmekte. Neme oldukça dayanıklı ve seven, küçük saksılarda az miktarda toprakla yaşayabilmesi, gölgeye dayanıklı olmaları sebebiyle Paludaryumlara kolayca uyum sağlarlar. Ortalarında bulunan koninin içinde su olmasından hoşlanırlar. Üretimi çiçeklenme sonrası yandan sürgünler verir, bunları belli bir boya geldikten sonra ayırıp bitkinizi çoğaltabilirsiniz. Guzmania minör, Guzmania lingulata, Vriesea türleri, Aechmea fasciata ve Tillandsia cynea Ülkemizde sıklıkla bulunan türleri, ancak özellikle Vriesea türleri olmak üzere ticari satışı yapılan terrestrial bromeliadlar boyut olarak çok büyükler, küçük boyutlu paludaryumlar da güzel durmuyorlar. Zaman zaman guzmania’nın küçük varyeteleri gelmekte ben onları kullanıyorum. Ya da yandan yavru vermiş bir tane alıp, yavruyu ayırıp paludaryuma ekliyebilirsiniz. EPIPHYTIC topraksızda yaşayabilen türler ise ne yazık ki nadiren bulunabiliyor. Özellikle Neoregelia türü yabancı kurulumlarda sıklıkla karşımıza çıkıyor. Toprağa ihtiyaç duymadığından özellikle dallara bir miktar spagnum yosunuyla tutturularak kullanılıyor. Boyut ve renk olarak çok çeşitliler. Minyatür türleri sıklıkla kullanılıyor. Bunlara ulaşmak zor ama ülkemizde hava bitkisi olarak geçen, epifit Tillandsia türlerine sıklıkla rastlanıyor. Bunlarda toprağa ihtiyaç duymuyorlar. Bir kökleri yok. Ancak kişisel tecrübelerime göre yüksek nemi sevmiyorlar. Sulama sonrası yüksek havalandırma gereksinimleri var. Kapalı ortamlarda bakımları biraz özen istiyor. kendi paludaryumuma eklediğim iki tanesini tatil dolayısıyla çürüttüm. Küçük boyutlu Neoregelia türlerine ulaşmak önümüzdeki süreçte hedeflerimden….
    1 like
  2. Biraz önce internette dolaşırken gördüm sanırım her hobici böyle bir evi olsun ister Kaynak : http://www.huffingtonpost.com/2014/04/13/americas-exotic-pet-obsession_n_5134315.html
    1 like
  3. Sayın @forester çok güzel paylaşım'da bulunmuşsunuz teşekkürler. Tüm terraryum kurulumcularının hobi sahiplerinin özellikle amfibi türlerine sahip kişilerin en aradığı türler arasında brromeliad'lar. Ülkemiz'de bir elin beş parmağını geçmeyecek kişide var biz dahi hollanda dan özel siparişle ara ara getirtiyoruz bu her yüzeyde yaşayabilen dal, üst zemin gibi alanlar'dan kastımız kök bitkilerin üretimini yapabilir çoğaltırsanız kapınızı çalan çok kişi olacaktır hatta durumu profesyonelce yaparsanız biz bile kapınızı çalacak gruplardan birisi olabiliriz. Bu söyleminizi dikkate alıyoruz ve hobi'de size başarılar diliyoruz. Bu ve benzeri paylaşımları mutlaka beklemekteyiz. Keyifli forumlar.
    1 like
  4. Herkese Tekrar Merhaba… Paludaryum, Terraryum, Vivarium gibi kurulumlarda doğal ve gerçekçi olması için canlı bitkiler kullanılıyor. Bu konuda ülkemizde düzgün bir kaynak ne yazık ki yok ,aradığınızda karşınıza birkaç latince bitki ismi çıkıyor. Ama bunlarında ülkemizde bulunup bulunamadığına bakılmamış ve yetiştirme ile ilgili bir bilgi içermiyorlar. Özellikle fanuslara kurulan terraryumlar da sıkça kaktüs türleri ile suyu çok seven bitkilerin yan yana kullanılıp, kurulum anından çekilmiş gösterişli fotoğrafları görebilirsiniz. Eminim bu durum 1 aydan daha ileri gidemez, yüksek nem ve sulama kaktüsü, tam tersi de su seven bitkiyi öldürecektir. Zaman zaman Paludaryum, Terraryum, Vivariumlarda kullanılabilecek ve ülkemizde ulaşılabilecek bitkileri tanıtmak istiyorum. (yurtdışı forumlarında çok değişik ve güzel bitkilerle kurulmuş örnekler görebilirsiniz ancak bu bitkilere Türkiye’de rastlamak imkansıza yakın) Bu yazı buna giriş için genel kavramları ve teknik terimlerin açıklamalarını içeriyor. Bütün Dünya’da iç mekanda yetiştirilen, bizim salon bitkileri olarak adlandırdığımız bitkilerin kökeni tropik kuşak ülkeleridir. Bunun sebebi Tropikal iklimin yıllık ortalama sıcaklık 20°C dolayında, bol yağışlı, mevsimler arası ve gece gündüz sıcaklık farkları çok dar (4-5 c derece) olmasıdır. Bu ortam tropik kuşak dışında, evin içinde sağlanabildiğinden bu bitkiler sağlıklı olarak gelişebilirler. Evinizin salonunu düşünün 20c altında kombiler yanar. Gece gündüz ısı farkı korumalı ortam sebebiyle çok olmaz, ve ilgili bizler tarafından sürekli sulanırlar. Kısaca tropik ortamı biz onlara sunduğumuz sürece onlarda sağlıklı bir şekilde büyür ve gelişirler. Ülkemizde doğada yetişen bitkileri zaman zaman içeride yetiştirmeye çalıştıysanız bir süre sonra solmalar kurumalar yaşamışsınızdır. Bunun başlıca sebebi iklimdir. İklime uyum sağlamış bitkiler yazın büyür çiçeklenir gelişir, kışın ise dormancy denen uyku durumuna geçerler. Iç ortama alınmış bitki dormancye giremeyeceği için bir süre sonra bitkin düşüp ölmeye mahkumdur. Paludaryum, Terraryum, Vivariumlar genellikle yüksek nem içeren, içinde sulu bir kısım bulunan kapalı ortamlardır. Bu sebeple her tropik bitki de yetiştirmeye uygun değildir. Higrofit, higrofil özelliği olan yani suyu ve nemi seven bitkiler en uyumlu türlerdir. Hatta bir çok su altı bitkisi /akvaryum bitkisi kullanılabilir. Akvaryumlarda kullandığımız çoğu bitkinin doğal ortamları incelendiğinde yağmurun bol olduğu dönemlerde suyun altında, yağmurun az yağdığı kurak dönemlerde ise suyun üstünde yaşamlarını sürdürdükleri görülmektedir. Suyun altında yetiştiği dönemlere submers, suyun üzerinde yetiştiği dönemlere ise emers dönem denir. Son olarak bitkilerin yetiştiği ortamlarda Paludaryum, Terraryum, Vivariumlarda kullanımımızı etkiler. Genel olarak bitkiler kökleri ile toprağa tutunup oradan su ve besin elementlerini alırlar. Ancak her bitki toprağa ihtiyaç duymaz, yosun üstünde, kum veya taşa tutunarak çürümüş humus üstünde yetişen türler vardır. Epifit bitkiler ise toprağa hiç ihtiyaç durmazlar, Başka bir bitkiye tutunmuş, fakat asalak olmayan bitkilerdir. Bu girişten sonra ülkemizde kolayca bulunabilen aslında bir Akvaryum su üstü bitkisi olan Hydrocotyle türleri ile başlayabiliriz. Bir güney Amerika türü olan Hydrocotyle leucocephala aslında su üstü bitkisidir. Zaman zaman akvaryumlarda tabana sabitlenerek kullanılmak istense de yeni sürgünler hep yukarı doğru çıkacaklardır. Yaprakları su üstünde kalır ve tüm yüzeyi kaplayabilir. Bu sebeple karasal ortamda yeterli nem sağlanırsa çok güzel bir sarmaşık halini alacaktır. Toprağa ihtiyacı yoktur, ancak toprak varsa kök salacaktır. Işığa doğru hızla gelişir. Emers ortamda biraz arsız bir türdür. Sık budama gerekir, gövdesinden çıkan köklerle her yere yapışabilir. Küçük beyaz çiçeklerini sık sık açar , Kendi Paludaryumumda arka planı kaplamak için kullandığım ve kullanmaktan zevk aldığım bir tür. Nem konusunda çok dayanıklır. kendi paludaryumumdan firar etmeye çalışan bir parçası Hydrocotyle tripartita (sp. "Japan") Hydrocotyle leucocephala göre daha küçük yapraklı ve sık büyüyen bir türü,
    1 like